Manisa Halıları

Cemil ALTINBİLEK

Bütün dünyâda, Türk düğümü ile Manisa Gördes düğümü eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. 

Türklerin, Ortaasya’dan başlayıp, Küçük Asya Anadolu’ya odaklanarak tamamlanan ve bin yıldan fazla devam eden büyük göç hareketi sonunda, yanlarında sâdece hayvanları ile çadır, kilim ve de halıdan oluşan eşyâlarını taşıyabildikleri, göçüp–kondukları diyarlarda da yine besledikleri ve beslendikleri küçükbaş “koyun” hayvancılığına dayalı, bilgi ve becerilerini devam ettirmek sûretiyle yarı göçebe yaşadıkları ve nihâyet yerleşik düzene geçtiklerini biliyoruz.

İşte, Manisa il merkezi ve ilçelerinin ana nüfus yapısını oluşturan ve 12. yüzyıldan îtibâren yoğunlaşarak, yerleşen “Yörük Türkmen” boyları, Ortaasya’ dan beri getirdikleri, halı yapımındaki renk, desen, örgü tekniği gibi, gelenekgöreneklerini hem evlerinde, hem de geçimlerini temin etmede kullanmışlardır. Böylece de Manisa Gördes, Kula ve Yunt Dağı halıları, yöre isimleri ile anılarak, haklı bir ün kazanmışlardır.

Gördes halısı; âdeta seccâde tipi ile özdeşleşmiş, bir tarafı mihrap şeklindedir. İlâhî ışığı temsil eden kandil, temizliği temsil eden ibrik, uğur ve nazardan korunmak için Hz. Fatma’nın elini temsil eden el ve tarak motiflerinin yanı sıra cenneti ve dünyevî güzellikleri temsil eden gül, sümbül, karanfil, lâle, yaprak gibi çiçek motifler ile bezenmiş olup, genellikle hâkim renk kırmızı ve koyu mâvi olup, doğal boya kullanılır.

Kula halısı: Türk–Gördes düğümü kullanılmaktadır. Gördes halısına göre biraz daha gevşektir. Renkler genellikle sarı, mâvi, devetüyü, limonküfü gibi mat tonlardadır. Desenlerde Ortaasya ejder ve hayvan figürleri kullanılır. Çiçek desenleri ise buket şeklindedir. Mihraplar daha keskinleşerek üçgen şeklini almış olup, atkı ve çözgü yündür.

Yunt Dağı halısı: Hayvancılık hâlâ önemli geçim kaynağı olduğundan, Yunt Dağı köylüleri, kendi koyunlarının yünlerini eğirerek, kendi topladıkları otlarla yaptıkları doğal boyaları kullanarak, boyadıkları, atkı ve çözgüsü yün olan halıların, hâkim renkleri koyu kırmızı ve koyu mâvidir. Bu halıların genellikle baş ve son kısımları gevşek kilim dokuması ile bitirilmiş olup, uç saçakları da örgü hâlindedir. Desenlerine göre deve boynu, yeşilbaş ve düz biçim adlı üç çeşidi bulunmaktadır. Halı ortalarında çınar yaprağı, çengel ve geometrik şekiller kullanılmış olup, mihrap içlerinde, bâdem çiçeği, sekiz köşeli yıldız, çoban aynası ve eli belinde motifleri ile doldurulmuştur.

Manisa halılarında kullanılan Türk düğümünün en belirgin özelliği, çift ilmik kullanımıdır. Bu özelliği ile Gördes düğümü diğer tekniklerden ve en yakın rakibi tek ilmikli Îran halılarından ayrılmaktadır.

Manisa halılarının ikinci özelliği ise, tabiattaki bitkilerden, kimyasal madde kullanılmadan ve geleneksel yöntemlerle yapılan doğal boyaların kullanılmasıdır.

Manisa halılarının diğer bir özelliği ise, koyun yününden geleneksel eğirme usulü ile elde edilmiş yünlerin kullanılmasıdır.

Asırlar boyunca Manisa halılarında süre gelmiş bu özellikler ilk defa 19. yüzyıl sonlarında İngiliz tâcirlerin İzmir’de bir şirket kurup, civar il ve ilçelerde halı üretimini hızlandırmak için hazır iplik ve kimyasal boya dağıtmasıyla orijinalinden uzaklaşmaya başlamış, bilâhare de ekonomik şartlar ve teknolojik gelişmelerle bu yozlaşma devam etmiştir.

Ancak, son yıllarda geleneksel halılarımızın kıymeti tekrar anlaşılmış ve kurulan mahallî kooperatifler aracılığı ile de, bu halılar Amerika’ya ve Avrupa ülkelerine ihraç edilen önemli bir emtia hâline gelmiştir.

Bu öze dönüş hareketinde merkezî ve mahallî yönetimlerin payı bulunduğu gibi, Manisa halılarını çok önceden keşfedip, dünya literatürüne sokan yabancı bilim adamları ve üniversitelerin katkısı vardır.

Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde “Doğal Boya Bitkileri Araştırma Projesi (DOBAG)” kapsamında, Manisa Yunt Dağı köyleri pilot bölge seçilmiştir. Marmara Üniversitesi’nin yerel halı kooperatifleri ile birlikte yakaladıkları uyumlu çalışma ortamı, Manisa geleneksel halıcılığının da kurtarılmasında önemli bir rol oynamış bulunmaktadır.

Manisa Vâliliği’nin bu organizasyona verdiği destek de önemlidir. Başlangıcından beri vilayetin katkısı, en son 01 Aralık 2006 târihinde Manisa Vâlisi Refik Öztürk’ün başkanlığında ve bizzat iştirâki ile Marmara Üniversitesi ile ortak bir teşebbüs olarak, İstanbul Ayasofya gibi târihi bir mekânda, Manisa Yunt Dağı Örselli Köyü Halı Kooperatifi ile birlikte açılan sergi ile doruğa ulaşmıştır.

Çocukluğumuzdaki evlerimizde eksik olmayan renk ve desenlerin, bütün canlılığı ile İstanbul’da karşımıza çıkması bir tesâdüf değil, aksine yüzyılları aşıp gelen bir değerimizin Ayasofya’da yüzünü göstermesidir.

Bir zamanlar bu kıymetli halılarımızı eskicilere verip, yerine makine halılarını yeni ve moda diye evlerimize serdiğimiz günler de geride kaldı.

Şimdi, yeniden bizim olan kıymetlerimize sâhip çıkma zamânıdır. Dünya ölçeğinde kendini kanıtlamış, değerlerimizden olan Manisa Gördes, Kula ve Yunt Dağı halılarını alıp,  başköşelerimize  sererek, bizim olan kıymetlerimizi ve de dolayısı ile gururumuzu paylaşabiliriz.

Manisa Sevdâsı'ndan