Manisa ve İzmir

Cemil ALTINBİLEK

Birbirine bu kadar yakın, bu kadar dost ve bu kadar da 

rakip başka iki şehir var mıdır? Bildiğimiz kadarıyla yok. Manisa bütün ilçelerini ardına katmış, körfeze yâni İzmir’e doğru ilerliyor. İzmir de önü deniz, batısında gideceği yer yok, Bornova ilçesini de içine almış, Manisa’ya doğru uzanıyor. Bu karşılıklı yakınlaşma sonucu aradaki 40 km. civârı mesâfe, 20 km. civârına düşmüş, saat olarak da 20-30 dakika aralığında, sanki aradaki Manisa dağlarının bir ucu, Sabuncu Beli, Çiçekli Rampası olmasa, birbirine kavuşacaklar. 

Bu biraz da çekişme halindeki iki sevgilinin birbirine kavuşma mâcerâsı gibi, Fransızlara göre aşk; ya düetmiş, ya düello. Bizde ise daha farklı;

Gönlümü çekse de yârin hayâli

Aşmaya takatim yetmez cibâli

Fâruk Nâfiz Çamlıbel

Yıllarca İzmir’in, Manisa’nın gelişimini engellediği konuşuldu, ne iş yapsanız, İzmir’de âlâsı var denildi. Manisalı gider yarım saatte alış verişini yapar, Kordon boyunda, Alsancak’ta gezinir, yemeğini burada yer, sinemasına, tiyatrosuna burada gider, imkânı var ise hemen Karşıyaka’da bir dâire alır, ardından yerleşir. Manisa’nın ilçeleri de İzmir’ e akar, Manisa’yı atlayıp, transit İzmir’e geçerler. İzmir ticâri hayâtında Kulalı hemşerilerimizin ağırlığı hissedilir.

Ama ne olduysa son 10-15 yıl içinde oldu, Manisa’dan, İzmir’e doğru akış duruldu, Manisa’nın sanâyi bölgesi gelişti, yeni etapları açılmaya başladı, ülkenin önde gelen markaları Manisa’ya yerleştiler ve üretimlerini dünya ölçeğinde artırdılar. Üniversite, Manisa’nın nüfus ve sosyal hayâtını hareketlendirdi. Manisaspor bile bu sosyal ve ekonomik gelişme sonucu futbolda süper lige çıktı. Her sabah Manisa’dan İzmir’e yolcu taşıyan servisler, artık İzmir’den Manisa’ya yolcu taşır oldu. Birçok yönetici, tekniker ve bürokrat İzmir’den Manisa’daki işlerine gelip, gitmeye başladı.

Manisa’nın bu gelişimine karşılık, İzmir’de gözle görülen bir ilerleme olmadı. Artık Manisa’nın İzmir’in gölgesinde bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Hattâ bundan böyle aksi de konuşulacaktır.

Bu beyânı, yine de biz Manisalılar söylemeye henüz cesâret edemeyebilirdik, ama Spil Dağı’nın geleceğini aradığı konferansta, Kültür ve Turizm Bakanlığı müsteşarı Sayın Mustafa İsen, bir tespit olarak; “Manisa’nın yerel dinamizminin çok yükseldiğini belirterek, bölgenin yükselen yıldızı olduğunu, zâten kentsel dönüşüm projelerinin mahallî destek bulamadıktan sonra, merkezî teşviklerle başarılı olmadığını” Safranbolu-Beypazarı örneği ile anlattı. Yıllardır merkezî teşvik gören Safranbolu’nun turizmde ilerleme kaydedemediğinden sözederken, kendi gayretleri ile bir dinamizm yakalayan Ankara’nın Beypazarı ilçesinin bugün turizm ile kalkındığını ve geçindiğini kaydetti. Manisa’nın da, sanayinin kazandırdığı  ekonomik canlılığın yanı sıra, târihî ve turistik değerlerini hareketlendirerek kentsel dönüşümünü tamamlayabileceğini ifâde etti. İzmir’in birinci ligde bir futbol takımı bile olmadığını söylemesi, son örnekti. Bu beyanların bir  siyâsetçi  övgüsü olmadığı ise bir başka gerçektir. Zîra, İstanbullu bir edebiyat profesörü olup, Ankara’da üst düzey bürokrat olarak görevli bulunan müsteşarın, hem siyâset yapmaya ihtiyâcı yoktu. Hem de sayın müsteşar, Manisa Mevlevihânesi’nden Ulu Câmi’ye kadar olan şeritte, kentin târihî dokusunu öne çıkartacak, şehrin en prestijli mekanlarının olması gerektiği yönündeki şahsi fikrini, Manisa târihi ve coğrafyasını ne kadar bildiğini ispatlarcasına ifâde ediyordu.  

Zâten Manisa, geniş bir şantiye hâline gelmişti. Şehrin 10 km. dışındaki Murâdiye nâhiyesinden, Gediz köprüsüne, yeni Manisa konutlarından, Yunt Dağı projelerine kadar şehir harmanlanmış ve İstanbul-İzmir otoyoluna çok eski olmayan bir zamanda inşâ edilen çevre yolu şehir içinde kaldığından, ikinci bir çevre yolu inşâsı devam etmekteydi. Yıllardır kimsenin aklına bile gelmeyen Spil Dağı’nın, nasıl turizm ve ekonomiye kazandırılabileceği konusunda, bölge ve ülke çapında ilgililer ile zirvede konferanslar yapılıyordu.

Manisa, sosyal ve kültür hayâtında da hareketlenmişti. Yerel gazeteleri ve televizyonu faal olup, mahallî haber ve kültür gündemdeydi. 464 yıldır yapılan Mesir şenliklerinin, uluslararası bir festivale dönüştürme çalışmaları sürerken, kurtuluş haftası, bağ bozumu şenlikleri, ramazan ayı etkinlikleri, hâfızlar kültür sanat şöleni, Tarzan çevre festivali gibi, birçok faâliyet içinde günlerce devam eden aktiviteleri ile halkın her kesimi, kendisine göre bir seyir veya eğlenceyi, hattâ ücret ödemeden bulabilmekteydi.

Bütün bunlar Manisa’nın yerel dinamizmini ve kalkınma atağını göstermektedir. Öyleyse artık, İzmir’in Manisa’yı gölgelediği söylemini terk edelim, birbirine bu kadar yakın iki şehrin etkileşimi gayet doğaldır. Manisalılar olarak Kordon boyunu, Karşıyakayı, kıyı sayfiye şeritini velhâsıl İzmir’i severiz. Ama bu sevgi  Manisamızı geri plana itmemelidir. Çünkü Manisa uyanan bir devdir.

Manisa Sevdâsı'ndan