Bayram Ziyâretinde Manisa İzlenimleri
Her bayram olduğu gibi, bu ramazan bayramında da Manisamızın yolunu tuttuk. Manisa’ya yaklaştığımızda, yine Manisa türkümüzü söyledik. Gece vakti Murat Germen İlkokulu’nun karşı sokağındaki baba evimize geldiğimizde ise, yine son yıllardaki aynı problemle karşılaştık. Manisa merkezinde otopark yeri yoktu. Evimizin bulunduğu adada birkaç tur attıktan sonra, karşı komşumuz büfeciden ricâ ile motosikletini ve eşyâsını çektirerek park yasağı olan İzmir Caddesi’ne park edebildik. Bayram boyunca yolun iki tarafına da park etmiş araçlar arasından sürtmeden geçme çabamız ve park yeri arayışımız sürdü, durdu.
Böylece, Manisa’da otopark sorununun İstanbul’dan ileride olduğunu anladık. Zîra İstanbul’un Şişli, Nişantaşı, Aksaray, Beşiktaş gibi trafiği yoğun, park yeri kısıtlı semtlerinde bile, ücretini ödeyince bir otopark yeri bulabilmek mümkündür. Ancak Manisa’da parası ile de otopark yeri bulmak mümkün değil. Bu sorun çözülmedikçe insanımız rahat bulamaz, çünkü “otopark” komşular arasındaki en önde gelen kavga sebeplerinden biridir. Diğer yandan okullarımızın bahçeleri akşam saatlerinde boş durmaktadır. Ayrıca park-bahçe, okul avlu altlarına da otopark yapmak mümkündür. Bunun bir örneği Manisa Hükûmet Konağı bahçesinde uygulanmış ve başarılı olmuştur.
Otopark sorununun temelinde ise şehir merkezindeki binâların çok katlı olması yatmaktadır. Her yıkılan binânın, hattâ apartmanın yerine daha yükseği dikilmekte ve Manisa’nın havasından, manzarasına değin olumsuzluklar ardı adına ortaya çıkmaktadır.
Manisa’nın hemen her yerinde görünen ve insana güven hissi veren dağ manzaraları Karaköy’den İstasyon semtine kadar, büyük ölçüde kapanmıştır. Şehrin merkezî yerlerinden sonra, Dağ eteği Tabakhâne, Ulucâmi, Adakale, Çaybaşı, Lalapaşa, Narlıca, Arpalanı mahallelerindeki yer evleri yıkılarak yüksek apartmanlara dönüşmüş, kaybolan dağ görüntüsü yanında, gün doğusundan esip, dağ eteğinden dolanarak, Manisa’yı havalandıran, hava cereyânı kesilmiştir.
Bahçeli, hayatlı, sofalı yer evlerinden eser kalmamış, insanımız 60-70 metrekarelik kibrit kutusu gibi üst üste dizilmiş beton yığını apartmanlara bir heves ile geçse de, bilâhare Manisa’nın yaz sıcağına katlanmak zorunda kaldığından, bu durumdan bezmiştir.
Halbuki, şehrin batı yakasında kurulan Lâleli ve Yeni Manisa, Horoz köyü içine almış, Murâdiye beldesini aşmış olup, târihî kenti korumak ve kurtarmak için bir fırsattır. Bu tarafta onca yer, meskene açılmışken dağ mahallelerinin çok katlı îmara açılması, târihî câmi, medrese ve han-hamam gibi yapılarımızın çevresinin, bu eserleri de gölgeleyecek yükseklikte yeni apartmanlarla çevrilmesi, çevre, târih ve kültür katliamıdır.
Artık târihî Manisa’yı kurtarmak zamânıdır. Yeni inşaat olarak ne yapılacak ise yeni yerleşim alanlarına yapılmalı, Manisa’nın târihî ve kültürel yapısı korunmalı, yok olanlar ihyâ edilmeli, gölgede kalanların çevresi açılmalıdır.
Bugün târihi, beş yüz yıla yaklaşan Sultan Câmii ve Mîmar Sinan’ın son projesi olan Murâdiye Câmii ve külliyelerinin dahi çevresi kapatılmış, bu eserlerin medrese ve diğer eklentileri Manisalılar tarafından bile görülüp, bilinmediğinden, arka planda ve âtıl kalmıştır.
Ali Bey Câmii ile Murâdiye ve Sultan câmileri üçgeni ortasına inşâ edilmiş ve o yana bakan herkesin tespit edebileceği yeni bir binâ, aynı sıradaki emsallerinden iki kat daha yüksek olarak ortaya çıkmıştır. Bu alandaki binâların en az iki kat alçaltılması gerekirken, yükseltilmiş olması hiçbir şekilde sağduyu ile îzah edilemez.
Bir şey değil, Ali Bey Câmii çevresindeki yeni düzenleme ve açılım da hebâ olup gitmiştir. Manisa’nın şehir içi, yâni ikinci mevlevihânesinin Ali Bey Câmii yanında olduğu târihî vesîkalar ile sâbit ve hâlâ bilenlerin hâfızasında mevcuttur. Burasının meydana çıkarılması gerekirken önüne kale gibi bir binâ dikilmesi anlaşılır gibi değildir.
Belki şehrin orta göbeğindeki bu şâheserler her zaman önünden geçilmesinin kanıksanması ile gözden kaçıyor olabilir. Başka şehirden gelmiş biri gibi, Sultan meydanında durup, çevreye alıcı bir gözle bakılmasını öneriyorum. Bakın sözü edilen eserlerin ne kadarını görebiliyorsunuz?
Manisa’nın artan nüfusu, sanâyisi, futbolu ve sâir gelişmeleri ile ilerlemesi, çağdaşlaşması, modernleşmesi, göğsümüzü kabartırken, mâzi ile de iftihar edebilmeliyiz. Ne de olsa; “Kökü mâzide olan âtiyiz.”